ALİ FUAT CEBESOY (1882 - 1968)



http://www.ataturk.net/ata/12k.gif[/img][/b][/url]



Kurtuluş Savaşı komutanlarından, diplomat ve siyaset adamı. 1882
yılında İstanbul'da doğdu. Babası İsmail Fazıl Paşa'nın gönülsüzlüğüne
rağmen, girdiği Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile aynı sınıfa düşmesi
bir bakıma gelecekteki kaderini çizmiş oldu. [/b]



Cebesoy'un Beyrut'ta başlayan kıta hizmetleri, 1908'deki Roma Askeri
Ateşeliği dışında, çok hareketli geçti. Trablus'ta savaş başlar
başlamaz (1911) oraya ilk gidenler arasındaydı. Balkan Savaşı sırasında
Karadağ'da, Yanya Kalesinde, Pista ve Pisani muharebelerinde, 1. Dünya
Savaşının başında tümen komutanı olarak katıldığı Kanal Hareketinde,
büyük başarılar gösterdi. İstanbul Hükümeti'nin İçişleri Bakanı,
Mustafa Kemal'in görevsizliğini bir genelgeyle açıklayınca Ali Fuat
Paşa'da kendi bölgesindeki valilere ve mutasarrıflara kendisinden
gelecek emirlere göre hareket edilmesini bildirdi (1919). Ayrıca, her
tarafta Müdafaa-i Hukuk ve Reddi İlhak Cemiyetlerinin kurulacağını
ilgililere hatırlattı. Bu çabaları takdirle karşılandığı için, Sivas
Kongresi sonrasında Cebesoy, Umum Kuvayı Milliye komutanı olarak
görevlendirildi.




Kendisini çekemeyenlerce Çerkez Ethem taraftarlığıyla suçlandı.
Doğru olmadığı sonradan belgelerle ortaya konan bu suçlama üzerine,
ayaklanmaların bastırılmasından sonra, Ankara'ya çağrılarak Moskova
Büyükelçiliğine atandı. Mustafa Kemal'in talimatını yerine getirmekle
yükümlü olduğu bu zor görevi başarıyla yürüttü ve 10 Mayıs 1921'de
Ankara'ya dönerek Mecliste siyasi çalışmalarına başladı. Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti başkanlığını yaptı. 1925'te Terakkiperver Cumhuriyet
Fırkasının kurucuları arasında yer aldı. Ertesi yıl (1926) İzmir
Suikasti dolayısıyla Ali Fuat Paşa da tutuklandı, yargılandı ve beraat
etti. Cebesoy'un ikinci dönem siyasi hayatı İnönü'nün Cumhurbaşkanlığı
yıllarında başladı. Milletvekili olarak tekrar Meclise girdikten sonra
Bayındırlık Bakanlığı (1939-1943) ve bir ara TBMM Başkanlığı da
(1947-1950) yaptı. 1968 yılında öldü.








CELAL BAYAR (1883 - 1985)



http://www.ataturk.net/ata/13k.gif[/img][/b]



Parlamenter, devlet adamı, Türkiye Cumhuriyeti'nin 3. Cumhurbaşkanı
Celal Bayar, 1883 yılında Bursa-Gemlik'te doğdu. İlk ve orta öğrenimini
babası Abdullah Fehmi Efendi'nin yanında yapan Bayar, Gemlik mahkeme ve
reji kalemine memur olarak girdi. Daha sonra Ziraat Bankası'nda
çalışmaya başladı. Bu arada Harir Darutariri okuluna devam etti.
1990'da İttihat Terakki Cemiyeti'nin kurduğu gönüllüler taburuna
yazıldı. Zamanla bu partinin sayılı üyeleri arasına girdi. İzmir'de
kurulan cemiyetin genel sekreterliğini yürüten Bayar, Kız Lisesi'nin ve
Şimendifer Okulunun açılmasına ön ayak oldu. I. Dünya Savaşı'ndan sonra
İzmir'de kurulan Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin de faal üyeleri arasına
katıldı. 1920 tarihinde Bursa milletvekili olarak Büyük Millet
Meclisi'ne katılan Bayar, aynı tarihte İktisat Bakanlığı'na vekalet
etti. Çerkez Ethem'in isyanı sırasında, Ethem'i ikna etmek için
gönderilen heyete başkanlık etti. 1921'de İktisat Başkanlığı'na
getirildi. Lozan Konferansı'na müşavir üye olarak katıldı. 1924'te
Türkiye İş Bankası'nı kurma görevini üstlendi. 1937'de İsmet İnönü'nün
başbakanlıktan ayrılması üzerine, Atatürk tarafından Türkiye
Cumhuriyeti'nin 14. Başbakanı olarak tayin edildi ve ilk kabinesini
kurdu. Atatürk'ün ölümünden sonra, Cumhurbaşkanlığı'na seçilen İsmet
İnönü tarafından da başbakan olarak tayin edildi. Daha sonra İnönü ile
anlaşamadığından, yerini 3 Mayıs 1939'da Doktor Refik Saydam'a bıraktı.




CHP'de arkadaşları ile 1945'de Dörtlü Takrir'i verinceye kadar görev
aldı ve bu tarihte Adnan Menderes, Fuat Köprülü ve Refik Koraltan ile
birlikte Demokrat Parti'yi kurdu. 14 Mayıs 1950 genel seçimlerinde
genel başkanı bulunduğu Demokrat Partinin iktidarı büyük çoğunlukla
kazanması ile 22 Mayıs 1950'de toplanan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Bayar'ı Cumhurbaşkanlığına seçti. 1954-1957 genel seçimlerinden sonra
da Meclis tarafından Cumhurbaşkanlığına seçilen Celal Bayar, 10 yıllık
Cumhurbaşkanlığı döneminde Adnan Menderes'i başbakan olarak tayin
etmiştir. Bayar, 27 Mayıs 1960'da Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yönetime
el koymaları ile tutuklanarak Yassıada'ya götürüldü. 16 ay süren
soruşturma ve yargılamadan sonra, Yassıada Yüksek Adalet Divanı
tarafından, 15 Demokrat Parti, ileri geleni ile birlikte idama mahkum
edilmiştir. Milli Birlik Komitesi, idamlardan üçünü (Menderes, Zorlu,
Polatkan) onaylarken, başta Celal Bayar olmak üzere, 12 Demokrat Parti
ileri geleninin idam hükmünü müebbet hapse çevirmiştir. Yassıada'dan
Kayseri cezaevine götürülen Bayar, orada rahatsızlanmış, evinde tedavi
edilmek üzere serbest bırakılmıştır (7 Kasım 1964).












CEVAT ABBAS GÜRER (1887 - 1943)



http://www.ataturk.net/ata/14k.gif[/img][/b]



Cevat Abbas Gürer'in 1941 yılına kadar milletvekilliği yaptı. Mustafa
Kemal'le ilgili hatıralarını, Ebedi Şef Kurtarıcı Atatürk'ün Zengin
Tarihinden Birkaç Yaprak (1939) adlı kitapta topladı. 1943 yılında
Yalova'da öldü.[/b]















FALİH RIFKI ATAY (1894 - 1971)



http://www.ataturk.net/ata/15k.gif[/img][/b]



Gazeteci ve yazar. 1894 yılında İstanbul'da doğdu. Fıkra, makale, gezi
türlerindeki gazete yazılarıyla ve özellikle Atatürk'ü yakından tanıtan
anılarıyla ün kazanan Falih Rıfkı Atay, Kovacılar semtindeki Rehberi
Tahsil Rüştiyesi'ni bitirdikten sonra Hüseyin Cahit'in Yalçın müdürlük
yaptığı Mercan İdadisi'nde öğrenimini tamamladı. Darülfünunun Edebiyat
bölümünü bitirdi. İdadide edebiyat öğretmeni olan Celal Sahir Erozan
ile kendisinden bir ileri sınıfta okuyan Orhan Seyfi Orhon, Falih
Rıfkı'nın edebiyat beğenisinin gelişmesine yardımcı oldular. İlk
Yazıları, Serveti Fünun dergisinin genç yazarlara ayrılan ek
sayfalarında yayımlanan Falih Rıfkı'nın Tecelli(1911) dergisi ile
Süleyman Bahri'nin yönettiği Kadın(1912) dergisinde Cenap Şahabettin
ile Ahmet Haşim'in eserlerini hatırlatan şiirleri çıktı. [/b]



1912'de Tanin gazetesinde düz yazıları yayımlanmağa başladı;
İstanbul Mektupları, Edirne mektupları gibi yazıları çıktı. 1913-1914
yıllarında sadaret ve Dahiliye Nazırlığı kalemlerinde çalıştı. Dahiliye
Vekili Talat Paşa ile birlikte gittiği Bükreş'ten Tanin gazetesine
röportaj yazıları yolladı. Bu dönemdeki yazıları, Türkçülük ve
Türkçecilik akımlarının etkisini taşıyordu. I. Dünya Savaşında yedek
subay olarak Suriye'ye gitti; 4. Ordu kumandanı Cemal Paşa'nın hususi
katipliğini yaptı. Suriye ve Filistin'deki savaş anılarını "Ateş ve
Güneş" (1918) kitabında topladı. Cemal Paşa'nın Bahriye nazırı olması
üzerine Kalemi Mahsusa müdür yardımcılığına getirildi (1917). Kazım
Şinasi Dersan, Necmettin Sadık Sadak, Ali Naci Karacan ile birlikte
Akşam Gazetesini çıkarmağa başladı (1918). Bu gazetede Günün Fıkraları
başlığıyla sürekli yazılar yazdı. Kurtuluş Savaşını destekleyen etkili
yazıları dolayısıyla idam istenerek Kürt Mustafa Divanı Harbi'ne
verildi. Fakat İnönü Zaferinin kazanılması üzerine Divanı Harp tutumunu
değiştirdiği için idamdan kurtuldu. Kurtuluş Savaşı sona erdiği sırada
İzmir'de Atatürk ile görüşmeğe gelen gazeteciler arasındaydı.
Atatürk'ün isteği üzerine İkinci Büyük Millet Meclisi'ne Bolu'dan
milletvekili seçildi (1922). Daha sonra uzun yıllar Ankara Milletvekili
olarak T.B.M.M.'de bulundu. Hakimiyeti Milliye, Milliyet ve Ulus
gazetelerinin başyazarlığını yaptı.




Yeni Türk Alfabesinin hazırlanması ve uygulanması sırasında Dil
Encümeninde görev aldı. Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın tutumuna
şiddetle karşı çıktı. Ulus gazetesinin başyazarlığını yaptığı dönemde
Ankara şehir planı jürisinde üyelik ve İmar Komisyonunda başkanlık
yaptı. 1946'da çok partili döneme geçildikten sonra Ulus gazetesinde
CHP'nin savunuculuğunu sürdürdü. Demokrat Parti'nin 1950'de iktidara
geçmesinden sonra Dünya Gazetesini kurarak (1952) muhalefete geçti;
yeni iktidara karşı Atatürk devrimlerini savundu.




Falih Rıfkı Atay, sağlam, atak, çekici, anlatımı ve duru Türkçesiyle
Cumhuriyet basınının Encümeninde usta kalemlerinden biriydi. Günlük
siyasi olayları ele alan başyazı ve fıkraları yanında Ulus ve Dünya
gazetelerinde Pazar günleri yayımladığı haftalık yazılarında çok usta
bir deneme ve söyleşi yazarı niteliği gösteriyordu. Gezi ve anı
türlerinde Cumhuriyet döneminin çok ilginç ürünlerini verdi. Eserleri:
"Eski Saat" (1933), "Niçin Kurtulmamak?" (1953), "Çile" (1955), "İnanç"
(1965), "Kurtuluş" (1966), "Pazar" "Konuşmaları" (1966), "Bayrak"
(1970), "Ateş ve Güneş" (1918), "Atatürk'ün Bana Anlattıkları" (1955),
"Mustafa Kemal'in Mütareke defteri" (1955), "Çankaya" (1961), "Batış
Yılları" (1963), "Atatürk'ün Hatıraları" ; "1914-19" (1965), "Atatürk
Ne idi?" (1968), "Faşist Roma", "Kemalist Tiran, Kaybolmuş Makedonya"
(1930), "Deniz Aşırı" (1931), "Yeni Rusya" (1931), "Moskova-Roma"
(1932), "Bizim Akdeniz" (1934), "Taymis Kıyıları" (1934), "Tuna
Kıyıları" (1938), "Hind" (1944), "Yolcu Defteri" (1946), "Atatürkçülük
Nedir?" (1966), "Roman" (1932).








FETHİ, ALİ OKYAR ( 1880 - 1943)



http://www.ataturk.net/ata/16k.gif[/img][/b]



Devlet adamı ve Serbest Cumhuriyet Fırkası'nın kurucusu. Pirlepe'de
doğdu. İyi bir öğrenim gördü. Vatan Hürriyet Cemiyeti'nde Mustafa Kemal
ile beraber çalışdı. 1908 da Paris'te ateşemiliter olan Fethi Bey,
Trablusgarp Savaşı çıkınca Paris'ten ayrıldı, Afrika'da yapılan
savaşlara katılmak üzere Trablusgarb'a geçti. [/b]



1913'de İttihat ve Terakki Genel Merkezi'ne üye seçilmiş ve Genel
Sekreter olmuştur. Aynı yılın son aylarında Sofya'ya elçi olarak tayin
edildi. İzzet Paşanın kısa süren Sadrazamlığında Dahiliye Nazırı olarak
görev alan Fethi Bey, Damat Ferit Paşa tarafından tutuklandı. Bütün
muhaliflerini ortadan kaldırmak isteyen Damat Ferit, Fethi Bey'i Enver,
Cemal ve Talat Paşaların kaçmalarına göz yummakla suçlandırmış ve
Malta'ya sürgüne göndermiştir. Ancak tutuklanan İngilizler'le
değiştirilmek suretiyle 1921 yılında Malta'dan kurtarıldı. Büyük Millet
Meclisi tarafından Büyük Taarruzda Dahiliye Nazırı olarak seçilen Fethi
Bey, Roma, Paris ve Londra'ya giderek; Yunanlıların Anadolu'dan
çekilmelerini sağlayacak bir barış için çalışmıştır. Fethi Bey bu
durumu, o sırada taarruz hazırlıklarını tamamlamak üzere bulunan
Mustafa Kemal'e bir telgrafla birdirdi. Daha sonra da Ankara'ya döndü.
Rauf Orbay'ın Başbakanlık görevinden ayrılması üzerine Başbakan seçildi
(4 Ağustos 1923).




Cumhuriyetin ilanı sırasında yaşanan kabine buhranı üzerine
Başbakanlıktan ayrıldı. Mustafa Kemal'in Cumhuriyetin ilanına karar
verdiği sırada, O'nun yanında bulunmuş ve Mecliste takip edilecek
çalışma şeklini beraberce tespit etmişlerdir. Fethi Bey, Cumhuriyetin
ilanından sonra TBMM Başkanı seçildi. Terakkiperver Fırkanın
kurulmasından sonra, Başbakanlıktan ayrılan İsmet İnönü'nün yerine
tekrar başbakanlığı seçilen Fethi Okyar, Şubat 1925'te başlayan Şeyh
Sait İsyanı sırasında Başbakanlıktan ayrıldı. Büyükelçi olarak
çalıştığı Paris'ten, 1930 yılında dinlenmek için yurda gelen Fethi
Okyar'a Mustafa Kemal tarafından yeni bir parti kurması teklifi
yapılması üzerine, Serbest Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu. Fakat bu parti
kapatıldı. Mustafa Kemal'in ölümünden sonra da çalışmalarına devam eden
Fethi Okyar, 12 Mart 1941'de Adliye Vekaleti görevinden ayrılmış ve
birkaç yıl sonra 7 Mayıs 1943'de ölmüştür.








HASAN RIZA SOYAK (1888 - 1970)



http://www.ataturk.net/ata/18k.gif[/img][/b]



Yönetici ve siyaset adamı. 1888 yılında Üsküp'te doğdu. Rüştiye'yi
bitirdikten sonra İstanbul'da, Vilayet kaleminde devlet hizmetine
girdi; kısa bir süre sonra buradan İstanbul Merkez Komutanlığına bağlı
Sıkıyönetim Komutanlığı hatipliğine geçti (1914). Aynı yıl 1. Kolordu
Kurmaylığı bürosunda görevlendirildi. I. Dünya Savaşı'nın ilk yılını
burada geçirdi ve 1916'da 2. Kolordu Kurmaylığında aynı nitelikte bir
göreve nakledildi (1918). Savaşın son iki yılında Harbiye Nezaretinde
idi. Hasan Rıza, Ankara'da önce TBMM'ye hatip olarak girdi (1922). Bu
görev, kendisini sürekli olarak Mustafa Kemal'in yakınında tutuyordu.
Mustafa Kemal, Cumhurbaşkanı seçildikten sonra, kendisini mutemet
olarak Çankaya Köşkü'ne aldı (1924). 1927'de özel kalem müdürü, 1932'de
genel sekreter vekili, 1934'te de genel sekreter oldu. Genel
sekreterliği sırasında bir dönem de Burdur milletvekilliği yaptı.Hasan
Rıza'nın görevleri değişirken aynı kalan bir şey vardı; Mustafa
Kemal'in kendisine karşı beslediği güven ve bu güven sebebiyle Mustafa
Kemal'in değişmez vekil harçlığı. Bu görevle, Hasan Rıza başından
sonuna Mustafa Kemal'in özel hesaplarını tutan ve harcamalarını yapan
kişi olarak kalmıştır. 1970 yılında İstanbul'da öldü.[/b]



İSMET İNÖNÜ (1884 - 1973)[/b]



http://www.ataturk.net/ata/19k.gif[/img][/b][/url]



Asker, devlet adamı ve Türkiye'nin ikinci Cumhurbaşkanı. Mustafa
İsmet 1884 yılında İzmir'de doğdu. İlköğrenimini Sivas'ta bitirdi.
1882'de Sivas Askeri Rüştiyesi'ne girdi. 1895'te Rüştiye'yi tamamladı.
Bir yıl Sivas'ta, Mülkiye İdadisi'nde okudu. 1897'de bu okulu bitiren
Mustafa İsmet, Halıcıoğlu'nda (İstanbul) o zaman "Mühendishane-i Berrii
Hümayun" denilen kara topçu okuluna girdi. 1903'te Harbiye'yi bitirdi.
Yüksek askeri eğitime yatkın görüldüğünden, 1903'te Pangaltı'daki Harp
Okulu'nda bulunan Erkânı Harbiye'ye (Kurmaylar Akademisi) alındı.
Mustafa İsmet'in Mustafa Kemal, Kâzım Karabekir, Fethi Okyar, Ali Fuat
Cebesoy, Asım Gündüz vd. ile aynı çatı altında buluşup tanışması bu
okulda başladı.




Mustafa İsmet Bey, kıta stajını tamamlamak üzere, Edirne'de
merkezleşen İkinci Ordu'da görevlendirildi. Edirne'de 8. Topçu Alayı 3.
Bölük komutanlığına atandı. İki yıl bu görevde kaldı (12 Eylül 1906).
Bölük stajı bitince 2. Ordu kurmay heyetine alınarak (25 Eylül 1908),
Edirne'de 2. Süvari Tümeni'ne verildi. 1907 yılı içinde, o sırada
Selanik'te bulunan arkadaşı Fethi Bey'den dolaylı olarak aldığı bir
mektupla, İttihat ve Terakki Partisi'ne girmiş, gizli teşkilatın başına
geçmişti. Genç Türkler İhtilali patlayınca (24 Temmuz 1908) Edirne'de
fiilen, orduya ve sivil idareye el koydu. Ertesi yıl 31 Mart 1909
irtica hareketi olarak bilinen İstanbul askerî ayaklanmasını bastırmak
için Rumeli'den yürüyen Hareket Ordusu'na katıldı.




İnönü, hayatının en önemli başarılarından birini Yemen'de elde etti.
Asi Yemen İmamı Yahya Hamidettin'le, hem de imamın elinde olan dağlık
bölgede açık müzakereye girişti. İmparatorluğun tarihinde devletin
topraklarında, fakat Türk olmayan bir halkla, ilk defa önemli bir
anlaşma imzalandı, yüz yıllık Yemen isyanları kesildi. İsmet Bey'in
oradaki görevi 26 Şubat 1910 ve 5 Mart 1912 tarihleri arasındadır.




5 Mart 1912'de İstanbul'a geldi ve Harbiye Nezareti'nde, çoğunlukla
Harbiye nazırı ve Başkomutan vekili Enver Paşa'nın emrinde, 1915 yılına
kadar görevde kaldı. 26 Nisan 1912'de binbaşı, 23 Kasım 1914'te
kaymakam (yarbay) oldu. 30 Ocak 1916'da kıta hizmetini yapmak üzere 4.
tümen komutanlığına atandı. Ondan sonraki askeri görevleri, Birinci
Dünya Savaşı içinde ve hepsi de Doğu cephesiyle Suriye cephesinde
geçti. 14 Mayıs 1917'de 20. ve 2 Temmuz 1917'de 3. Kolordu
komutanlıklarına atandı. Ocak 1920'de Garp Cephesi komutanlığı görevini
aldı. Kuruluş halindeki düzenli ordu ile cephede Yunan kuvvetlerine
karşı savaşan İnönü (İnönü Savaşları), yine aynı cephede Çerkez
Ethem'le mücadele etti.




Birinci İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral olarak İzmir'e varışından
birkaç gün sonra, 13 Eylül 1922'de tümgeneral, aynı yılın 30
ağustosunda da korgeneral oldu.




Mudanya Mütarekesi görüşmelerini yürütmek üzere Mustafa Kemal
tarafından görevlendirildi (26 Ekim 1922). Daha sonra Lozan
Konferansı'na gidecek heyete başkan olarak seçildi. Bu görevi bakan
düzeyinde yerine getirmesi gerektiği için Dışişleri bakanlığına
getirildi. Lozan'a giden İsmet Paşa, buradan başarılı bir diplomat
olarak döndü. Lozan'dan dönüşünde başbakanlığa getirildi (29 Ekim 1923)
ve kısa bir süre bu görevden ayrıldıktan sonra 3 Mart 1925'te tekrar
hükümet başkanı olunca, bu görevi 1937'ye kadar sürdü.




Atatürk'ün ölümünden sonra yeni bir devlet başkanı seçiminde ilk
akla gelen isimdi. Nitekim 11 Kasım 1938'de 348 üyenin hazır bulunduğu
Millet Meclisi'nde yapılan seçimde İnönü'nün aldığı oy sayısı 348'di.




1950 seçimleri Türkiye'de 27 yıllık CHP iktidarına son verdiği
vakit, 14 yıllık Başbakan ve 12 yıllık devlet başkanı İsmet Paşa sonucu
kaçınılmaz sayıyordu. İsmet paşa, 1972'de partiden ayrıldıktan ve
siyasî hayatını eski cumhurbaşkanı olarak yararlandığı Senato üyeliğine
inhisar ettirdikten sonra, yalnız 1973 seçim kampanyası sırasında
siyasi sahnede bir kez daha göründü. İsmet Paşa, 25 Aralık 1973'te
öldüğü vakit nereye gömüleceği konusu karara bağlandı ve Anıtkabir
olarak belirlendi.








İZZETTİN ÇALIŞLAR (1882 - 1951)[/b]



http://www.ataturk.net/ata/20k.gif[/img][/b][/url]



Asker, Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve siyaset adamı. 1882
yılında Yanya'da doğdu. İstanbul'da Milli Savunma Bakanlığı Personel
Dairesi emrinde çalışmayı reddederek Mudanya'da Milli Mücadele
kuvvetlerine katıldığında (1 Temmuz 1920) yarbaydı. O tarihe kadar
Üsküp'ten Anafartalar'a uzanan çeşitli yerlerde görev yaptı. Çalışlar,
Milli Mücadele'yi yürüten kuvvetlerden 23. Tümen komutanlığına atandı,
20. Kolordu'nun da komutan vekilliğiyle görevlendirildi.
Kütahya-Eskişehir, Birinci ve İkinci İnönü ve Sakarya Meydan
Savaşları'nda tümen ve grup komutanı olarak bulundu. 1921'de albaylığa,
1922'de generalliğe yükseldi. 1926'da korgeneral oldu. Bu sırada 1.
Ordu'ya komuta ediyordu ve bir ara İzmir valiliği ile Askerği Mahkeme
üyeliği de ek görev olarak kendisine verilmişti. Çalışlar, 1930'da
orgeneralliğe yükseltildikten sonra ordu komutanı olarak 1939'a kadar
görevini sürdürdü. Emekliye ayrıldıktan sonra Aydın (1939), Muğla (1940
ve 1943), Balıkesir (1943) milletvekili olarak Meclis'de bulundu. 1951
yılında İstanbul'da öldü.








KAZIM KARABEKİR (1882 - 1948) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/21k.gif[/img][/b][/url]



Asker, Milli Mücadele kahramanlarından ve siyaset adamı. 1882
yılında İstanbul'da doğdu. İlköğrenimini değişik yerlerde tamamladı.
Ortaokul ve liseyi Fatih Askeri Rüştiyesi'nde ve Kuleli Askeri
Lisesi'nde okudu. Karabekir, Harp Okulu'nda Mustafa Kemal ile
tanıştı.1902'de Harp Okulu'nu, 1905'te Harp Akademisi'ni
bitirdi.1909'da İstanbul'da patlak veren 31 Mart Olayı'nı bastırmak
üzere buraya gönderilen Hareket Ordusu'nda Mustafa Kemal ile birlikte
Kazım Karabekir'de vardı.




Birinci Dünya Savaşı başlarında yarbaylığa yükselen Karabekir, savaş
yılları boyunca İran sınırında, Halep'te, Doğu Cephesi'nde,
Çanakkale'de bulundu. 1917'de atandığı Diyarbakır'daki 2. Kolordu
komutanlığından sonra, Erzincan yakınındaki Kafkas Kolordusu'nun başına
getirildi ve bu görevi sırasında Emenileri püskürterek Erzincan ve
Erzurum'u geri aldı. Sarıkamış'taki kolordu ile işbirliği yaparak Kars
ve Gümrü kalelerinin alınmasında üstün başarı gösterdi. Bunun sonucu
olarak da generalliğe yükseltildi.




Karabekir'in hayatındaki önemli dönüm noktalarından biri Doğu'daki
görevine gidişiyle başlar. Asıl başlangıç tarihiyse Mustafa Kemal'in
Samsun'a çıktıktan sonra, kendisiyle temasa geçmesidir. O günden
başlayarak Karabekir'in sınıf arkadaşı Mustafa Kemal ile tam bir
işbirliği yapacak ve bu beraberlik Kurtuluş Savaşı'nın sonuna kadar
sürecektir. Kazım Karabekir Doğu'da Milli Mücadele'yi sürdürürken
Edirne milletvekili olarak birinci Büyük Millet Meclisi üyeleri arasına
girdi ve böylelikle siyasi hayata atıldı. 1923 seçimlerinde de
İstanbul'dan milletvekili seçildi. Aynı zamanda merkezi Ankara'da olan
1. Ordu'nun komutanlığı görevini aldı. 1.dönem milletvekilliği
sırasında pek faal olamayan Karabekir, 1923'ten sonra Parlamento'da
sayıları oldukça azalan Mustafa Kemal'in muhalifleri arasında yer aldı.
Çok geçmeden de Rauf Orbay, Ali Fuat Cebesoy, Refet Bele, Cafer Tayyar
Eğilmez Paşalarla birleşerek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası'nı kurdu
(1924) ve bu partinin genel başkanlığını üzerine aldı. Partinin ömrü
uzun olmadı ve 1926'da Mustafa Kemal'e karşı yapılan suikast
girişiminden sonra kapatıldı. Kazım Karabekir 1948 yılında Ankara'da
öldü.












KAZIM ÖZALP (1880 - 1968) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/22k.gif[/img][/b][/url]



prülü-Yugoslavya'da doğdu. Harp Okulu'nu (1902) ve Harp Akademisi'ni
(1905) bitirdi. Selanik'te 36.Alay 2.Bölük komutanlığına atandı. Daha
sonra, İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne giren Kazım Bey, 31 Mart isyanını
bastıran hareket ordusuyla birlikte İstanbul'a geldi (1909). Balkan
Savaşından sonra, İstanbul Merkez Komutanlığı yardımcılığına atandı
(1913). 1914'te Binbaşı oldu. Van Seyyar Jandarma Alayı
komutanıyken(1914), I.Dünya Savaşı'na katılarak Ruslara karşı savaştı.
Yunanlıların İzmir'i işgalinde, Balıkesir'deki 61.Tümen komutanlığında
görevliydi ve o çevrede Kuvayı Milliye'yi örgütledi. Bu arada Balıkesir
Milletvekili olarak TBMM'ye girdi (1920). Meclis tarafından İzmir Şimal
Cepheleri komutanlığına atandı. Sakarya Savaşı'na ve Büyük Taarruz'a
katılarak 1921'de Tümgeneral, 1922'de Korgeneral oldu. 1922-1924'te
Milli Savunma Bakanı, 1924-1935'te Meclis Başkanıydı. Bu arada
orgeneralliğe yükseldi (1926). 1935'te ikinci defa Milli Savunma
Bakanlığına getirildi. 1943'te CHP Meclis grup başkanvekili oldu. 1950
seçimlerinde Van'dan milletvekili seçildi ve 1954'te siyasi hayattan
çekildi. [/b]



KILIÇ ALİ (1888 - 1971) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/23k.gif[/img][/b][/url]



Asker ve siyaset adamı. Askeri okulu bitirdikten sonra binbaşı
rütbesiyle I.Dünya Savaşına katıldı. Kurtuluş Savaşında Maraş, Antep
yöresinde milli kuvveti kurmakla görevlendirildi. Karayılan ve Şahin
Bey ile birlikte bu bölgede çıkan ayaklanmaları ve Kırşehir isyanını
bastırdı. Maraş, Antep ve Urfa'da bulunan Fransız kuvvetlerine karşı
yapılan çatışmalardaki başarısı ona, Antep kahramanı olarak ün sağladı.
Ağrı isyanı sırasında kurulan İstiklal Mahkemeleri'nde üyelik yapan
Kılıç Ali, 1920-1938 yılları arasında Antep milletvekilli olarak
TBMM'de bulundu. 1970'de Yeni Türkiye Partisi'nin kurucuları arasında
yer aldı. "Hatıralarını anlatıyor" (1955), "Atatürk'ün Hususiyetleri"
(1955), "İstiklal Mahkemesi Hatıraları" (1955) adlı kitapları vardır.












MAZHAR MÜFİT KANSU (1873 - 1948)[/b]



http://www.ataturk.net/ata/24k.gif[/img][/b][/url]







Siyaset adamı ve idareci. 1873'de Denizli'de doğdu. Edirne'de
gördüğü ilk ve orta öğreniminden sonra Gelibolu'da (1891) ve Edirne
İdadisi'nde tarih ve matematik öğretmenliği yaptı. 1897'den sonra
idareci olarak görev alan Kansu, Havza, Çorlu, Çisriergene ve İskeçe
kaymakamlığında, 1908'den sonra da Gümülcine, Lazistan, Mersin, İzmit
ve Balıkesir mutasarrıflıklarında bulundu. İdareciliğinin yanı sıra
siyasetle de ilgilenerek İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin üyeleri
arasında yer aldı. 1918'de Rus istilasından yeni kurtulan Bitlis'e vali
atandı. Heyeti Temsiliye üyeliğine seçildi. Heyet, Ankara'ya geldiği
sırada İstanbul'da son Meclisi Mebusan toplanıyordu. Kansu, Mustafa
Kemal'in de isteğiyle İstanbul'a gitti. Felahı Vatan Grubunun
çalışmalarına katıldı ve Meclise Hakkari Milletvekili olarak girdi.
Heyet adına Vahdeddin ile görüşerek ona Anadolu'ya geçmesini teklif
etti. İstanbul işgal edilip Meclisi Mebusan feshedilince, Kansu gemiyle
Beyrut'a geçti. Oradan Silifke yoluyla Ankara'ya geldiği zaman TBMM
açılmıştı. Hakkari Milletvekili olarak görev aldı. Milletvekilliği
dışında Elazığ valiliğine atandı. 1923, 1939 dönemlerinde Denizli
Milletvekilliği ve 1925'te Doğu İstiklal Mahkemesinde başkanlık yaptı.
1939-1946'da Çoruh milletvekili olarak siyasi hayatını sürdürdü.
Mustafa Kemal'in Milli Mücadele döneminde ve Cumhuriyet yıllarından
olan Kansu'nun "Erzurum'dan ölümüne kadar Atatürk'le beraber" adıyla 4
Mart 1948'den Son Telgraf gazetesinde yayımladığı anıları, 1966'da Türk
Tarih Kurumu tarafından iki cilt olarak basıldı. 1948 yılında
İstanbul'da öldü.












MUSTAFA CANTEKİN (1878 - 1955)[/b]



http://www.ataturk.net/ata/25k.gif[/img][/b][/url]



Doktor ve siyaset adamı. 1878'de Çorum'da doğdu. İstanbul Tıp
Fakültesi'nde okurken siyasetle ilgilendiği için kalebent olarak üç
yıllığına Şam'a sürüldü. Burada, İstanbul'dan uzaklaştırılmak amacıyla
Şam'a atanan Mustafa Kemal ile tanıştı. Dostlukları hemen o gün
başladı. Mustafa Efendi'nin kitapları ilk bakışta Mustafa Kemal'in
dikkatini çekti.




İki Mustafa'nın dostluğu hızla gelişti ve çok geçmeden kendilerine
katılan, genç subaylardan, Kırşehirli Lütfi Müfit (Özdeş) Efendiyle
birlikte gizli Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni kurdular. Sürgünden
döndükten sonra öğrenimini tamamladı. Kurtuluş Savaşı başlarında
Mustafa Kemal'in yanında yer aldı. Birinci Türkiye Büyük Millet
Meclisi'ne Kırşehir milletvekili olarak girdi. 1950'ye kadar da sürekli
olarak Meclis'te kaldı. Milletvekilliğinin sürdüğü yıllarda bir ara da
Afyon Askeri Hastanesinin başhekimliğini yaptı. Savaş yaralılarını
kurtarmak için çaba gösteren Mustafa Efendi, 1955 yılında Ankara'da
öldü.








MUSTAFA NECATİ (1894 - 1929) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/26k.gif[/img][/b][/url]



Devlet adamı. 1894 yılında İzmir'de doğdu. İstanbul Hukuk Okulu'nda
okudu. İzmir Öğretmen okulunda kısa bir süre öğretmenlik, Özel Şark
okulunda müdürlük yaptı (1915-1918). Avukatlık yaptı. İzmir, Yunanlılar
tarafından 15 Mayıs 1919'da işgal edilince, Balıkesir Cephesindeki çete
savaşlarına katıldı. Anzavur kuvvetlerine karşı, Kuvayı Milliye
komutanı olarak savaştı. Yunanlılara karşı girişilen savaşlarda da
bulundu. Balıkesir'de, İzmir'e Doğru gazetesinde Milli Kurtuluş
Savaşını destekleyen yazılar yazdı. Saruhan Milletvekili oldu (1920).
İstiklal Mahkemesi başkanlığı yaptı. Millet Meclisi'nin ikinci
dönemine, İzmir Milletvekili olarak girdi. Mübadele ve İmar ve İskan
bakanlığına (1923) daha sonra da Adliye bakanlığına getirildi (1924).
İki yıl kadar Öğretmenler Birliği başkanlığında bulundu. 1925 yılından,
ölünceye kadar da Milli Eğitim Bakanlığı (Maarif Vekilliği) yaptı.
Hayatının en önemli ve en etkili görevi budur. [/b]



Mustafa Necati, 1928'da eğitimimizi daha üstün bir duruma getirmek
için acele alınması gereken tedbirleri düşünmüş ve kanun haline
getirmişti. İlk defa temelli olarak ve çok sayıda öğretmen
yetiştirmekle zorunlu ilköğrenimi gerçekleştirme yolunu açtı. Onun
zamanında kabul edilmiş kanunlarla öğretmenlik, bir meslek haline
geldi. 1928'de Türk harflerinin kabul edilmesiyle eğitimimizde görülen
gelişme de onun zamanında gerçekleşti. Sürgünden döndükten sonra
öğrenimini tamamladı. Kurtuluş Savaşı başlarında Mustafa Kemal'in
yanında yer aldı. Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne Kırşehir
milletvekili olarak girdi. 1950'ye kadar da sürekli olarak Meclis'te
kaldı. Milletvekilliğinin sürdüğü yıllarda bir ara da Afyon Askeri
Hastanesinin başhekimliğini yaptı. Savaş yaralılarını kurtarmak için
çaba gösteren Mustafa Efendi, 1955 yılında Ankara'da öldü.








MUZAFFER KILIÇ (1897 - 1959) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/27k.gif[/img][/b][/url]







Mustafa Kemal'in yaveri. 1897'de İstanbul'da doğdu. Harp Okulu'nu,
topçu teğmeni olarak bitirdi. Galiçya Cephesi'nden sonra Filistin'de 7.
Ordu Müfettişliği yaverliği yaptı ve bu sırada 7. Ordu'yu komuta eden
Mustafa Kemal'in karargahına geçti. Kumandanın emir subayı oldu. Bu
beraberlik 1930 yılına kadar sürdü. Erzurum ve Sivas kongrelerinde,
Heyeti Temsiliye çalışmalarında Mustafa Kemal'in sivil karargahında
kaldı. Ankara'ya geldikten sonra görevini sürdürdü.




Muzaffer Kılıç, Cumhuriyet'in ilanından sonra, baştan beri Mustafa
Kemal'in yanındaki diğer subaylarla birlikte, terfi etti ve yüzbaşı
oldu. Çankaya Köşkü'ndeki görevini aksatmadan, Ankara Hukuk Mektebi'ne
girdi ve 1928'de mezun oldu. Kısa bir süre sonra da iş hayatına atıldı.
Ticaretle uğraştı. Bir nebati yağ fabrikası kurdu. Bu arada İstanbul
Şehir Meclisi üyeliğine seçildi ve uzun yıllar burada kaldı. Aynı
zamanda Ankara Anonim Türk Sigorta Şirketi'nin yöneticiliğini üstlendi.
1939'da bir dönem Giresun milletvekilliği yaptı. 1959'da özel işlerini
izlemek için Ankara'ya giden Muzaffer Kılıç Kızılay'da, sokakta
geçirdiği bir kalp krizi sonunda öldü.








MÜFİT ÖZDEŞ (1874 - 1940)[/i] [/b]



http://www.ataturk.net/ata/28k.gif[/img][/b][/url]



Asker ve siyaset adamı. 1874 yılında Kırşehir'de doğdu. Harp
Akademisindeyken çöküşe hızla yaklaşan Osmanlı İmparatorluğunun
kaderini değiştirmenin yollarını arayan genç subaylar arasında idi.
Hürriyetçi görüşleri benimsemiş olan Mustafa Kemal ve Ali Fuat Cebesoy
gibi subaylarla yakın ilişkiler kurdu. Bu arkadaşları ile birlikte
gizli bir gazete çıkarma çabası içine girdi.








Girişimin cezası korktuğundan hafif oldu ve rütbesinin geri
alınmasını beklerken, sürgün niteliğinde bir atanma emri aldı. Mustafa
Kemal ile birlikte Şam'a gönderildi.




İstanbul'da başlayan dostluk Şam'da daha koyulaştı. Mustafa Kemal
ile hemen her vakit beraber idiler. Çok geçmeden sürgünde tanıştıkları,
tıp öğrencisi Mustafa Efendi, düşüncelerine yeni unsurlar ekledi.
Aslında o da siyasetle ilgilendiği için İstanbul'dan uzaklaştırılmıştı.
Çok geçmeden bu üç arkadaş düşüncelerini gerçekleştirmek için bir örgüt
meydana getirmeye karar verdiler ve Vatan ve Hürriyet Cemiyetini
kurudular. Gizli cemiyetin karargahı tıp öğrencisi Mustafa Efendinin
dükkanıydı. Lütfi Müfit, Milli Mücadelenin başından itibaren eski
arkadaşı Mustafa Kemal'in yanında yer aldı. Kurtuluş savaşının sonuna
kadar cephelerde savaştı. Savaşın sonunda Binbaşılıktan emekliye
ayrılarak Meclise girdi ( 1923). 1939'a kadar Milletvekilliği yaptı. Bu
süre içinde bir ara Şehremaneti müfettişliği yapan Lütfi Müfit 1940'da
İstanbul'da öldü.








NURİ MEHMET CONKER ( 1882-1937) [/b]







http://www.ataturk.net/ata/29k.gif[/img][/b][/url]



1882 yılında Selanik'de doğdu. 1902'de Harbiye'yi, 1905'de Harp
Akademisi'ni bitirdi. Atatürk'ün çocukluk ve silah arkadaşıdır. Conker
Selanik'te 3. Ordu'da, Hareket Ordusu'nda, Arnavutluk Harekatında,
Afrika'da Trablusgarp ve Bingazi muharebelerinde, Anafartalar'da ve
Conkbayırı muharebelerinde, doğuda Muş Cephesinde bulundu. İleri
saflarda yer aldığı Bolayır ve Conkbayırı muharebelerinde yaralandı.
[/b]



Nuri Conker, 1920 Haziranında Ankara'ya gelerek Kurtuluş Savaşı'na
katıldı. Kendisine önce TBMM tarafından basın ve istihbarat müdürlüğü
görevi, bir süre sonra da Ankara bölge komutanlığı verildi. Kısa bir
süre de Ankara valiliği yaptı. 1921 Mart ayı için de bazı satın alma
işleri için Almanya'ya gönderildi; Eylül 1920, Mart 1921 tarihlerinde
41. Tümen komutanlığı ve aynı zaman da Adana Valiliği görevini yürüttü.
1921 yılında kendi isteğiyle emekli olan Conker, 1925-1927 yılları
arasında Kütahya Milletvekilliği, 1932-35 yılları arasında da Gaziantep
milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi başkan vekilliği
yaptı. Conker'in "Zabit ve Komutan" adlı bir eseri vardır. 1937 yılında
Ankara'da öldü.












ÖMER NACİ ( 1878-1916) [/b]



http://www.ataturk.net/ata/30k.gif[/img][/b][/url]



1878 yılında İstanbul'da doğdu. Bursa'daki Işıklar Askeri Lisesi'nde
okurken hocaları da, arkadaşlarının hemen hepsi de kendisinin geleceğin
başarılı bir askeri değil de güçlü bir şair ve ateşli bir hatip olarak
görüyorlardı. Çok okuyordu, okuduklarının çoğu Namık Kemal'in, Tevfik
Fikret'in şiirleri ve Jön Türklerin gizli yayınlarıydı. Bu yüzden de
sık sık başı derde giriyordu. Bunun sonucu olarak Bursa'daki öğrenim
yıllarında izin zamanlarını okulun cezaevinde geçiriyordu. Okuldan
kovulmasının düşünüldüğü bir sırada bir hocasının arka çıkmasıyla1895
yılında Manastır İdadisi'ne sürüldü. Ne var ki Ömer Naci'nin bu yeni
okulda ilk ilgilendiği kişilerden biri de o tarihlerde aynı okulda
okuyan Mustafa Kemal oldu. Ömür boyu sürecek bir dostluk hemen o
günlerde başladı. Ömer Naci güzel konuşmasıyla Mustafa Kemal'i
etkiledi. Ömer Naci Subay çıktıktan sonra İttihat ve Terakki Fırkasına
girdi; burada yönetim kurulu üyeliğine kadar yükseldi; İttihat ve
Terakkicilerin hükümeti ele geçirmelerini sağlayan Babıali Baskınını
düzenleyenlerin başında o vardı. Subay olarak Kafkas Cephesinde,
İran'da bulundu. Buralarda Teşkilatı Mahsusa görevlisi olarak baskınlar
düzenledi, çete savaşları vardı. 1916 yılında Kerkük'te bulunduğu bir
sırada Tifüse yenildi ve öldü.