Iphone
:: Programlar :: AIO
1 sayfadaki 1 sayfası
Iphone
Bu iPhone diye delirdikleri insanların günlerce sıralarda bekledikleri
nedir? Bu nasıl bir telefondur ki dünyayı değiştirsin iletişim ve taşınabilir cihazdır.
Apple iPhone hakkında duymak isteyeceğimizden çok daha fazlasını
geçtiğimiz bir ay içerisinde bol bol duyduk. Ama gerçekten bu iPhone diye delirdikleri insanların günlerce sıralarda bekledikleri
nedir? Bu nasıl bir telefondur ki dünyayı değiştirsin iletişim ve taşınabilir elektronik
cihazların “Yeniden Diriliş”ini başlatsın? iPhone’u bu hafta enine
boyuna incelemeye karar verdim!
Apple bu telefonu 29 Haziran’da sadece
ABD’de yayınladı ve operatör olarak AT&T’yi seçti. 8GB’lık modeli
için AT&T ile 2 senelik bir kontrat imzalamanız karşılığında bu
telefonu 600 dolara alabiliyorsunuz. Gerçekten Amerika’daki en pahalı
telefon olmasa da alması en “zahmetli” telefon olduğu kesin.
Çarşamba günü Almanya’da Deutsche Telekom’un mobil operatörü T-Mobile Apple ile anlaştığını ve iPhone’un 1 Kasım
2007’de 450 Euro fiyatla satacağını duyurdu. Avrupa’nın geri kalanı
için bir haber yok fakat Vodafone olması çok muhtemel
gözüküyor. Eğer Vodafone’la anlaşılırsa Türkiye’de bir şekilde satılması çok
muhtemel. Küçük bir hesapla plan olsaydı iPhone Türkiye’de en az 450
Euro KDV eklenince 531 Euro yani bugün 1000 YTL’ye yakın bir fiyatı
olurdu. Plan olmadığına göre özelliklerini de göz önünde bulundursak
1500 - 2000 YTL arasında bir fiyata satılmasını bekleyebiliriz. Apple
IMC Türkiye’nın fiyat politikaları her ne kadar yumuşamış olsa da piyasadaki en pahalı telefon olmasını
engelleyemeyeceği kesin. Zaten bazı özellikleri için operatör tarafında
bazı yazılımların kurulması gerektiğini de düşünürsek durum iyice
belirsizleşiyor. Ama asıl sorunumuz alamasak da bir iPhone çıktı ve tüm dünya bununla
sallanıyor ve daha çoğu insan neden
olduğunu bile bilmiyor.
Apple iPhone’da her zaman iyi yaptığı işi bu sefer çok iyi yapmış. Kolay
kullanılan göze inanılmaz hoş
gözüken ve pazarlama uzmanlarının “wow effect” dediği ilk gördüğünüzde ağzınızı açık bırakma
özelliğine sahip. Bu “wow effect” denilen şey genel olarak iPod ve diğer
Mac bilgisayarlarında da mevcut. Mac OS X’in hoplayan zıplayan
animasyonları bir an insana “kesin bu aleti almalıyım!” hissiyatını
yaşatabiliyor gerçekten. Arayüzleri mükemmel içerisindeki fonksiyonları arasındaki uyum
harika. Şeker gibi bir arayüzü var. Aslında çok çok yeni yaptığı gözüme
çarpan iki şey var. Birincisi çok noktalı dokunmatik bir ekranı var bu da parmağınızla çok rahat arayüzü
kontrol edebildiğiniz anlamına geliyor. Yani dokunmatik ekranı için
diğer cep bilgisayarları gibi kaleme ihtiyacınız yok. Bu yüzden kalın parmaklarımız için kocaman bir
ekranı ve özel cam ekranı var. Gerçekten çok sağlam olduğu ve anahtarla
bile çizilemediği söylenenler arasında. iPhone’un görünüşü diğer Apple
ürünleri gibi mükemmel. Apple’ın yıllardır tasarım ekibinin başı endüstriyel tasarım dehası Jonathan Ive
gene klasik tasarım konseptlerini mükemmel bir şekilde uygulamış.
Yuvarlak kenarlar sade bir arayüz mükemmel renk geçişleri ile bir bütünlük
sağlıyor. Önyüzünde sadece bir tuş var bu da “ev” tuşu. Sizi nerede olusanız olun
bastığınızda ana ekrana döndürüyor. Bu yıllardır Palm’larda da
bulunmakta ama sadece bu tuşun
bulunması güzel bir dizayn özelliği. Ses yükseltme alçaltma tuşlarının altında telefonu direk titreşime alan bir düğme
var ki bence bütün telefonlarda
olması gereken bir düğme. Telefon açma kapama numara çevirme ve klavye tamamen ekran
üzerinden yönetiliyor.
iPhone’un özel kızılötesi sensörü sayesinde telefonu yüzünüze
yaklaştırınca telefonun ekranı kapanıyor ve yanlışlıkla yüzünüzle
telefondaki tuşlara basma sorunu yaşamıyorsunuz. Telefonun bütün
özelliklerine ana sayfadaki (ya da ev ekranı) 16 tuşla erişiliyor.
Fonksiyonlar birbirinden güzel ayrılmış ve işlevleri gayet net. Telefonu
alan herkes çok çabuk telefonla neler yapabileceğini farkedebiliyor.
Aslında iPhone ve aksesuarları hakkında anlatacak daha çok şey var ama
zaten belki bu kadarı bile fazla. Ama arayüzdeki yenilikler getirdiği bakış açısı ve animasyonlar
olarak göze çok hitap eden bir ürün. Çok fazla eksiği olduğunu
düşünenler olabilir fakat iPhone yazılım güncellemeleriyle
ilerde çok daha fazla özelliği barındıracağının sinyallerini bize
veiyor. Bakalım ilerki günlerde diğer firmalar nasıl tepki gösterecek hep beraber göreceğiz. Apple her ne olursa
olsun telefon dünyasını sonsuza kadar
değiştirdi ve çıtayı çok çok yükseklere çekti.
SMS
Bildiğimiz tekst mesaj özelliği. Ama iPhone birisine attığımız mesajları
bize sanki onunla bir konuşma yapıyormuş gibi alt alta koyuyor. Mac OS
X’in iChat programı gibi ya da MSN Messenger gibi düşünebilirsiniz.
Mesajlarınızı sanal klavyeyle yazıyorsunuz ve birisiyle daha önce
yaptığınız mesajlaşmayı temizleyebiliyorsunuz.
YouTube
İster telefonun üzerindeki wi-fi kablosuz İnternet bağlantısıyla ister EDGE ile GPRS üzerinden YouTube’un
iPhone için özel olarak formatladığı videoları izleyebilirsiniz. EDGE
üzerinden izlemesi çok zor. Yani sadece wi-fi bağlantısı olan bir yerde
tavsiye ediliyor.
Telefon
Kontak bilgileri Outlook ve Mac OS X’in Mail programından otomatik
olarak çekiliyor. Kontakları favori listenize ekleyebiliyorunuz ve
hızlıca arayabiliyorsunuz. Dev telefon tuşlarıyla arama da
yapabilirsiniz ama kontak’ların arasında gezmek çok daha eğlenceli.
E-Posta
Apple’ın çok övdüğü e-posta yazılımı çoğu yoğun mail kullanıcısı
tarafından hiç beğenilmedi. Mesela Blackberry telefonlardaki kolaylıktan
eser yok. Birçok e-postayı bir anda silmek okundu işaretlemek gibi özellikler yok.
Teker teker silip açmanız gerekiyor. E-posta’lar bilgisayarınızdaki gibi
resimli olarak açılıyor fakat biraz bekleyerek.
iPod
Steve Jobs’un iPhone için dediklerinden birisi de “bugüne kadar
yaptığımız en iyi iPod”. iPhone 4GB veya 8GB iki versiyonla geliyor yani aslında bir iPod Nano. Sadece dev
ekranı olduğu için dev ekranda harika bir video izleme keyfi yaşatıyor.
Video izlerken ekranı yan tutuyorsunuz ve pil ömrü 2-3 film izlemeye
yetecek kadar gidiyor!
Safari
Safari tarayıcısını telefona tam olarak gömen Apple iPhone’da gerçekten bilgisayarınızdaki
gibi bir sayfa gösterebiliyor ve ekrana bakmaya çalıştığınız sitenin
tamamını sığdırıyor. Bir tekst okumak veya resme bakmak istediğinizde üstüne parmağınızla çift tıklıyorsunuz ve o
parçaya zoom yapıyor.
Notlar
El yazısı gibi bir yazı tipiyle istediğimiz kadar not girebiliyoruz.
Windows Mobile telefonlardaki gibi ekrana birşeyler çizme ihtimalimiz
yok. Fakat yeni bir not açacağımız zaman gördüğümüz sayfa çevirme efekti
gerçekten çok şık.
Kamera
iPhone standard bir 2 megapixel telefon kamerasıyla geliyor. Flaşı ve
zoom özelliği yok. Hatta bana sorarsanız fazla basitleştirilmiş. Sadece
resim çekiyor. Video da çekemiyor. Çektiği resimler de sadece iyi ışık
altında güzel çıkıyor. Apple’ın ilerde geliştirmesini beklediğimiz bir
özelliği.
Haritalar
Google Maps ile harika bir entegrasyon. Aradığınız yeri haritada süper
animasyonlarla işaretliyor harika bir hızda gezmenizi sağlıyor. Yol
bile tarif ediyor. Keşke bluetooth ile GPS alıcılara da bağlanabilseydi
dedirtiyor sadece. Bazı şehirler için anlık trafik bilgilerini de
gösterebiliyor. Böylece en hızlı rotayı seçebiliyorsunuz.
Resimler
Seçtiğiniz klasörleri albüm albüm listeliyor. Bir sonraki resme geçmek
için parmağınızla resmi sağa iter gibi ekranda sağa itiyorsunuz. Çok
güzel bir animasyonla diğer resme geçiyor. Yakınlaşmak mı istiyorsunuz?
İki parmağınızı resmin üzerine koyup açıyorsunuz. Yakınlaşmak içinse
“cimcik” hareketi dediğimiz parmakları yakınlaştırma var..
nedir? Bu nasıl bir telefondur ki dünyayı değiştirsin iletişim ve taşınabilir cihazdır.
Apple iPhone hakkında duymak isteyeceğimizden çok daha fazlasını
geçtiğimiz bir ay içerisinde bol bol duyduk. Ama gerçekten bu iPhone diye delirdikleri insanların günlerce sıralarda bekledikleri
nedir? Bu nasıl bir telefondur ki dünyayı değiştirsin iletişim ve taşınabilir elektronik
cihazların “Yeniden Diriliş”ini başlatsın? iPhone’u bu hafta enine
boyuna incelemeye karar verdim!
Apple bu telefonu 29 Haziran’da sadece
ABD’de yayınladı ve operatör olarak AT&T’yi seçti. 8GB’lık modeli
için AT&T ile 2 senelik bir kontrat imzalamanız karşılığında bu
telefonu 600 dolara alabiliyorsunuz. Gerçekten Amerika’daki en pahalı
telefon olmasa da alması en “zahmetli” telefon olduğu kesin.
Çarşamba günü Almanya’da Deutsche Telekom’un mobil operatörü T-Mobile Apple ile anlaştığını ve iPhone’un 1 Kasım
2007’de 450 Euro fiyatla satacağını duyurdu. Avrupa’nın geri kalanı
için bir haber yok fakat Vodafone olması çok muhtemel
gözüküyor. Eğer Vodafone’la anlaşılırsa Türkiye’de bir şekilde satılması çok
muhtemel. Küçük bir hesapla plan olsaydı iPhone Türkiye’de en az 450
Euro KDV eklenince 531 Euro yani bugün 1000 YTL’ye yakın bir fiyatı
olurdu. Plan olmadığına göre özelliklerini de göz önünde bulundursak
1500 - 2000 YTL arasında bir fiyata satılmasını bekleyebiliriz. Apple
IMC Türkiye’nın fiyat politikaları her ne kadar yumuşamış olsa da piyasadaki en pahalı telefon olmasını
engelleyemeyeceği kesin. Zaten bazı özellikleri için operatör tarafında
bazı yazılımların kurulması gerektiğini de düşünürsek durum iyice
belirsizleşiyor. Ama asıl sorunumuz alamasak da bir iPhone çıktı ve tüm dünya bununla
sallanıyor ve daha çoğu insan neden
olduğunu bile bilmiyor.
Apple iPhone’da her zaman iyi yaptığı işi bu sefer çok iyi yapmış. Kolay
kullanılan göze inanılmaz hoş
gözüken ve pazarlama uzmanlarının “wow effect” dediği ilk gördüğünüzde ağzınızı açık bırakma
özelliğine sahip. Bu “wow effect” denilen şey genel olarak iPod ve diğer
Mac bilgisayarlarında da mevcut. Mac OS X’in hoplayan zıplayan
animasyonları bir an insana “kesin bu aleti almalıyım!” hissiyatını
yaşatabiliyor gerçekten. Arayüzleri mükemmel içerisindeki fonksiyonları arasındaki uyum
harika. Şeker gibi bir arayüzü var. Aslında çok çok yeni yaptığı gözüme
çarpan iki şey var. Birincisi çok noktalı dokunmatik bir ekranı var bu da parmağınızla çok rahat arayüzü
kontrol edebildiğiniz anlamına geliyor. Yani dokunmatik ekranı için
diğer cep bilgisayarları gibi kaleme ihtiyacınız yok. Bu yüzden kalın parmaklarımız için kocaman bir
ekranı ve özel cam ekranı var. Gerçekten çok sağlam olduğu ve anahtarla
bile çizilemediği söylenenler arasında. iPhone’un görünüşü diğer Apple
ürünleri gibi mükemmel. Apple’ın yıllardır tasarım ekibinin başı endüstriyel tasarım dehası Jonathan Ive
gene klasik tasarım konseptlerini mükemmel bir şekilde uygulamış.
Yuvarlak kenarlar sade bir arayüz mükemmel renk geçişleri ile bir bütünlük
sağlıyor. Önyüzünde sadece bir tuş var bu da “ev” tuşu. Sizi nerede olusanız olun
bastığınızda ana ekrana döndürüyor. Bu yıllardır Palm’larda da
bulunmakta ama sadece bu tuşun
bulunması güzel bir dizayn özelliği. Ses yükseltme alçaltma tuşlarının altında telefonu direk titreşime alan bir düğme
var ki bence bütün telefonlarda
olması gereken bir düğme. Telefon açma kapama numara çevirme ve klavye tamamen ekran
üzerinden yönetiliyor.
iPhone’un özel kızılötesi sensörü sayesinde telefonu yüzünüze
yaklaştırınca telefonun ekranı kapanıyor ve yanlışlıkla yüzünüzle
telefondaki tuşlara basma sorunu yaşamıyorsunuz. Telefonun bütün
özelliklerine ana sayfadaki (ya da ev ekranı) 16 tuşla erişiliyor.
Fonksiyonlar birbirinden güzel ayrılmış ve işlevleri gayet net. Telefonu
alan herkes çok çabuk telefonla neler yapabileceğini farkedebiliyor.
Aslında iPhone ve aksesuarları hakkında anlatacak daha çok şey var ama
zaten belki bu kadarı bile fazla. Ama arayüzdeki yenilikler getirdiği bakış açısı ve animasyonlar
olarak göze çok hitap eden bir ürün. Çok fazla eksiği olduğunu
düşünenler olabilir fakat iPhone yazılım güncellemeleriyle
ilerde çok daha fazla özelliği barındıracağının sinyallerini bize
veiyor. Bakalım ilerki günlerde diğer firmalar nasıl tepki gösterecek hep beraber göreceğiz. Apple her ne olursa
olsun telefon dünyasını sonsuza kadar
değiştirdi ve çıtayı çok çok yükseklere çekti.
SMS
Bildiğimiz tekst mesaj özelliği. Ama iPhone birisine attığımız mesajları
bize sanki onunla bir konuşma yapıyormuş gibi alt alta koyuyor. Mac OS
X’in iChat programı gibi ya da MSN Messenger gibi düşünebilirsiniz.
Mesajlarınızı sanal klavyeyle yazıyorsunuz ve birisiyle daha önce
yaptığınız mesajlaşmayı temizleyebiliyorsunuz.
YouTube
İster telefonun üzerindeki wi-fi kablosuz İnternet bağlantısıyla ister EDGE ile GPRS üzerinden YouTube’un
iPhone için özel olarak formatladığı videoları izleyebilirsiniz. EDGE
üzerinden izlemesi çok zor. Yani sadece wi-fi bağlantısı olan bir yerde
tavsiye ediliyor.
Telefon
Kontak bilgileri Outlook ve Mac OS X’in Mail programından otomatik
olarak çekiliyor. Kontakları favori listenize ekleyebiliyorunuz ve
hızlıca arayabiliyorsunuz. Dev telefon tuşlarıyla arama da
yapabilirsiniz ama kontak’ların arasında gezmek çok daha eğlenceli.
E-Posta
Apple’ın çok övdüğü e-posta yazılımı çoğu yoğun mail kullanıcısı
tarafından hiç beğenilmedi. Mesela Blackberry telefonlardaki kolaylıktan
eser yok. Birçok e-postayı bir anda silmek okundu işaretlemek gibi özellikler yok.
Teker teker silip açmanız gerekiyor. E-posta’lar bilgisayarınızdaki gibi
resimli olarak açılıyor fakat biraz bekleyerek.
iPod
Steve Jobs’un iPhone için dediklerinden birisi de “bugüne kadar
yaptığımız en iyi iPod”. iPhone 4GB veya 8GB iki versiyonla geliyor yani aslında bir iPod Nano. Sadece dev
ekranı olduğu için dev ekranda harika bir video izleme keyfi yaşatıyor.
Video izlerken ekranı yan tutuyorsunuz ve pil ömrü 2-3 film izlemeye
yetecek kadar gidiyor!
Safari
Safari tarayıcısını telefona tam olarak gömen Apple iPhone’da gerçekten bilgisayarınızdaki
gibi bir sayfa gösterebiliyor ve ekrana bakmaya çalıştığınız sitenin
tamamını sığdırıyor. Bir tekst okumak veya resme bakmak istediğinizde üstüne parmağınızla çift tıklıyorsunuz ve o
parçaya zoom yapıyor.
Notlar
El yazısı gibi bir yazı tipiyle istediğimiz kadar not girebiliyoruz.
Windows Mobile telefonlardaki gibi ekrana birşeyler çizme ihtimalimiz
yok. Fakat yeni bir not açacağımız zaman gördüğümüz sayfa çevirme efekti
gerçekten çok şık.
Kamera
iPhone standard bir 2 megapixel telefon kamerasıyla geliyor. Flaşı ve
zoom özelliği yok. Hatta bana sorarsanız fazla basitleştirilmiş. Sadece
resim çekiyor. Video da çekemiyor. Çektiği resimler de sadece iyi ışık
altında güzel çıkıyor. Apple’ın ilerde geliştirmesini beklediğimiz bir
özelliği.
Haritalar
Google Maps ile harika bir entegrasyon. Aradığınız yeri haritada süper
animasyonlarla işaretliyor harika bir hızda gezmenizi sağlıyor. Yol
bile tarif ediyor. Keşke bluetooth ile GPS alıcılara da bağlanabilseydi
dedirtiyor sadece. Bazı şehirler için anlık trafik bilgilerini de
gösterebiliyor. Böylece en hızlı rotayı seçebiliyorsunuz.
Resimler
Seçtiğiniz klasörleri albüm albüm listeliyor. Bir sonraki resme geçmek
için parmağınızla resmi sağa iter gibi ekranda sağa itiyorsunuz. Çok
güzel bir animasyonla diğer resme geçiyor. Yakınlaşmak mı istiyorsunuz?
İki parmağınızı resmin üzerine koyup açıyorsunuz. Yakınlaşmak içinse
“cimcik” hareketi dediğimiz parmakları yakınlaştırma var..
:: Programlar :: AIO
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz